Forex Spread Oranları En İyi Firma Hangisi?

Spread konusu, Forex'te işlem yapan herkesin yolunun mutlaka kesiştiği bir detay. Genelde ilk hesap açıldığında gözden kaçıyor ama zaman geçtikçe, işlem hacmi arttıkça o küçük gibi görünen farkların toplamda ne kadar etkili olduğu fark ediliyor. İşte tam da bu yüzden, bir yatırımcı hangi aracı kurumu tercih edeceğine karar verirken sadece lisans, işlem platformu ya da kampanyalara değil, spread oranlarına da ciddi şekilde bakmalı. Çünkü o fark, doğrudan kazanca ya da kayba dokunan bir etki yaratıyor. Özellikle kısa vadeli işlem yapanlar için düşük spread, adeta bir refleks haline gelmeli. Çünkü milisaniyeler içinde işlem açıp kapatan bir yatırımcı, yüksek spreadle başladığı her pozisyonda zaten geriden başlıyor.

Spread Oranları Neden Bu Kadar Önemli Hale Geldi?

Eskiden Forex, daha çok büyük oyuncuların alanıydı. Bankalar, dev fonlar, finansal kurumlar bu piyasanın başrollerindeydi. Ancak zamanla bireysel yatırımcılar da işin içine girince rekabet başka bir boyuta taşındı. Şirketler artık sadece güvenlik ya da platform avantajı sunmakla yetinmiyor, aynı zamanda spreadleri düşürerek yatırımcı çekmeye çalışıyor. Çünkü herkes biliyor ki, bir yatırımcı için işlem maliyeti ne kadar azsa o kadar özgürce işlem yapabiliyor. Düşük spread, özellikle scalping ya da gün içi işlem gibi hızlı stratejilerde ciddi bir avantaj sunuyor. Bir de üzerine kaldıraçlı işlem yapıldığında, spreadin etkisi katlanıyor. Bu yüzden yatırımcılar artık firma seçerken ilk baktıkları şeylerden biri haline getiriyor bu oranları.

Peki Hangi Firmalar Spread Konusunda Öne Çıkıyor Olabilir?

Elbette burada net bir isim vermek mümkün değil çünkü bu oranlar piyasadaki oynaklığa, günün saatine, hatta bazen ekonomik takvime göre bile değişebiliyor. Ama genel eğilimlere bakıldığında bazı firmaların bu konuda diğerlerinden daha rekabetçi olduğu görülebiliyor. Özellikle ECN hesap sunan brokerlar, genellikle çok daha düşük spreadlerle çalışıyor. Çünkü bu hesap türlerinde doğrudan piyasa likiditesiyle bağlantı kuruluyor. Yani aracı kurum, fiyatın üzerine ekstra bir fark koymadan sadece işlem başına küçük bir komisyon alıyor. Bu da yatırımcının neredeyse spot fiyatla işlem yapabilmesine olanak tanıyor. Ancak tabii ki bu tip hesaplar, bazen başlangıç sermayesi açısından daha yüksek limitler gerektirebiliyor. Bu nedenle yatırımcı kendi stratejisine ve bütçesine göre karar vermek zorunda kalıyor.

Yüksek Spread İle İşlem Yapmak Neden Bu Kadar Riskli?

Bazı yatırımcılar için bu farklar başlangıçta pek önemli görünmüyor. Ancak günlük 10 işlem açan birinin, her işlemde fazladan 2 pip spread ödediğini düşünün. Aylık 200 işlemle bu rakamlar birikiyor. Üstelik bazı firmalar, özellikle volatil dönemlerde spreadleri genişletebiliyor. Yani ekonomik veri açıklaması gibi zamanlarda pozisyon açmaya çalışan bir yatırımcı, normalde 1.2 pip olan spreadi 6 pip olarak görebiliyor. Bu da pozisyona girdiği an otomatik olarak daha büyük bir zararla başlamak anlamına geliyor. Hele ki zarar durdur (stop loss) ya da kâr al (take profit) seviyeleri hassas ayarlanmışsa, bu farklar ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Bu yüzden yatırımcı, işlem yapmadan önce sadece grafik değil, firmaların spread politikalarını da detaylı şekilde analiz etmeli.

Düşük Spread Her Zaman Yeterli mi?

Birçok kişi için düşük spread tek başına cezbedici olabiliyor. Ancak aslında tek başına yeterli değil. Çünkü bazen firmalar spreadi düşük tutarken, arka planda başka maliyetler çıkarabiliyor. Komisyon ücretleri, swap farkları ya da hızlı spread kaymaları gibi unsurlar da devreye giriyor. Bu yüzden bir firmanın gerçekten “spread avantajı” sunup sunmadığını anlamak için sadece rakamsal karşılaştırma değil, işlem sırasında yaşanan gerçek deneyimlere de bakmak gerekiyor. Bu noktada demo hesaplar işe yarayabilir ama en sağlıklı veriyi gerçek işlem yapanların yorumlarından almak mümkün. Forumlar, şikâyet siteleri ya da kullanıcı toplulukları bu konuda oldukça fikir verici olabilir.